İlk dişsiz gülücük, ilk keyifli çığlık, ilk kelime, bebeğinizi izlerken nefesinizi tutmanıza neden olacak. Tüm bu gülümsemeler, çığlıklar, kelimeler bebeğinizin sizi fark ettiğinin bir belirtisidir ve anneliğin en heyecanlı anlarından sayılır.
Bebeğiniz doğduğu andan itibaren sesinizi duyduğu için içgüdüsel olarak sizinle iletişim kurmak isteyecek. İlk kelimesinden önce de çığlıklarıyla size ihtiyaçlarını anlatmaya çalışacak zaten. İletişim kurması gecikirse hemen telaşlanmayın, bazı bebekler iletişim kurmanın püf noktalarını bulmakta zorlanabilir ama eninde sonunda sizin de yardımınızla bulur.
Sizinle iletişim kuruyor!
Belki sürekli uyuyor, bezini kirletiyor ve yemek yiyor ama bunların yanı sıra gün içinde çevresindekileri algılamaya, onlarla kendince iletişim kurmaya çalışıyor. Bebeğiniz doğduğu andan itibaren etrafındaki seslerin yerini bulmayı ve sizinle göz kontağı kurmayı deneyecek; birkaç denemeden sonra da başaracaktır. Miniğiniz daha karnınızdayken duyduğu müziklerin ve seslerin doğduktan sonra farkına varabilir.
Bebeğinizin başlarda tek iletişim aracı ağlamak olacak, bunda korkulacak hiçbir şey yok! Sadece size bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Örneğin huysuzlanarak ağlama duyarsanız acıktığını, çığlık atarak ağladığını duyarsanız da bir ağrısı ya da sıkıntısı olduğunu anlayabilirsiniz. Çoğu zaman, ne istediğini anlatmak için kısıtlı olan vücut dilini de kullanacaktır. Uykusu geldiğini esneyerek, yüzünü ovalayarak belli etmeye çalışır, parmağınızı ağzına doğru yaklaştırdığınızda ağzını açıyorsa kolayca acıktığını anlayabilirsiniz.
Siz onunla nasıl konuşacaksınız?
Bebeğinizle iletişim kurmak için geç kalmayın. Bazıları acelesi olmadığını düşünse de siz bu hataya düşmeyin ve miniğinizle iletişim kurmak için büyümesini beklemeyin. Unutmayın ki ona hayatı siz öğreteceksiniz ve ne kadar çabuk başlarsanız hayatı o kadar çabuk algılar. Bebekler yüzleri incelemeye bayılır ama en fazla 25 cm uzağa odaklanabilirler. Bu da yaklaşık dirseğinizle bileğiniz arasındaki mesafe kadardır.
Bebeğiniz daha mini minnacıkken iki yönlü iletişimin doğasını öğretmeye başlayabilirsiniz. Örneğin bebeğinizi emzirirken arada bırakırsa ‘doymuş mu benim bir tanem?’ gibi sorular sorarak biraz ara verip tekrar sütünü içmeye devam etmesini sağlayabilirsiniz. Bu da bir şey yaparken çevresinde olup bitenlere tepki vermeyi öğrenmesinde yardımcı olacaktır.
Bebeğinizin yalancı memesi varsa ona çok bağlanmasına izin vermeyin. Genelde anneler bebekleri gürültü yapıyorsa sessiz olması gerektiğini düşünür ve yalancı memeye başvurur. Fakat yalancı memenin uyanık zamanlarında çok sık kullanılması bebeğin ses çıkarma pratikleri yapmasını zorlaştırır. Bu da konuşmaya başlama zamanını geciktirebilir.